HOŞ GELDİNİZ
Hızlı ve güvenli alışverişe giriş yapın!
HENÜZ ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?
Kolayca üye olabilirsiniz.

Diyet Öncesi Bilmen Gerekenler: Duygusal Açlık mı, Fiziksel Açlık mı?

03-09-2021 09:59
Diyet Öncesi Bilmen Gerekenler: Duygusal Açlık mı, Fiziksel Açlık mı?

Hayatının bazı dönemlerinde farklı sebeplerle diyet yapmaya karar verebilirsin; bu sebep bazen ideal kiloya kavuşmak, bazen daha düzenli ve dengeli beslenmek olabilir. Bazı sağlık sorunları diyet gerektirebilir ya da sebebin tamamen kişiseldir. Hangi sebeple diyet yapmaya karar vermiş olursan ol, vücudun bu yeni beslenme düzenine alışırken elbette bazı tepkiler verir. 

Belki de söz konusu diyet değildir de diyete ihtiyaç duymanı gerektiren ve asla söz geçiremediğin iştahındır. Örneğin, az önce bir şeyler atıştırmış olmana rağmen ayakların seni yine mutfağa mı sürüklüyor? Bu söylediğimiz sana tanıdık geliyorsa "duygusal açlık” yaşıyor olman olası. Peki duyguların yeme dürtünü nasıl böylesine sert bir biçimde etkileyebilir? Yanıtımız, "oksitosin”de saklı.

 

Oksitosin nedir?

Oksitosin kelimesine belki yabancı olabilirsin ancak "aşk hormonu” muhtemelen kulağına tanıdık gelecektir. Oksitosin bu romantik sıfatı, duygusal bağ kurmamızda büyük etkisi olduğu için kazandı. Gel şimdi oksitosine ve insan yaşamındaki görevine kısaca bir göz atalım.

Oksitosin, başlıca işlevleri uterusun kasılmalarını uyararak kolaylaştırmak, emzirme sırasında sütün daha rahat gelmesini sağlamak ve annenin beslenme davranışını teşvik etmek olan, memelilerin salgıladığı bir nörohormondur. (1) Doğum sırasında ve emziren annelerde büyük miktarlarda salgılanan oksitosin, kadın sağlığında önemli bir yer tutar. Yapılan araştırmalara göre, oksitosin salgılamamız sosyal bağlar kurmamıza, stres yönetimini sağlamamıza, olumlu duygular hissetmemize ve empati kurmamıza yardımcı olur. (2) Emzirme sırasında salgılanan oksitosin, annenin bebeğine karşı bağlılığını geliştirirken, süt yoluyla bebeğe de geçer ve bebeğin daha huzurlu ve güvende hissetmesine yardım eder. Son olarak bir not daha: Oksitosin, dopamin salgısını tetikleyerek beyne "ödüllendirildiği” mesajını verir. (3)

 

Strese bağlı yeme bozukluğunun esas sebebi: Oksitosin eksikliği

"Bütün bunların benim diyetimle ne ilgisi var” diyebilirsin. Hazırsan, oksitosinin son bilimsel araştırmalarla ortaya çıkan sırrını açıklıyoruz:

Oksitosinin üreme işlevinin yanı sıra stres yönetimi başta olmak üzere duygu dünyamızı da yakından etkilediği keşfedildikten sonra, hakkında daha fazla şey öğrenebilmek için pek çok araştırma gerçekleştirildi. Araştırmalarda yeme bozukluğu yaşayan hastalar ile çalışmalar yapıldı ve oksitosin seviyelerinin yükselmesinin aşırı yeme isteğini azalttığı gözlemlendi. (4)

Bu nedenle tıp dünyası artık stres ile yeme bozukluğu arasındaki bağlantının, oksitosin eksikliğinden kaynaklandığını düşünüyor. Kendimizi kötü hissettiğimizde, daha iyi hissedebilmek ve kendimizi ödüllendirmek için bilinç dışı bir şekilde yemek yemeye yani kendimizi ödüllendirmeye çalışıyoruz. Amacımız "ödül” kazanmak olduğu için tercihimiz elbette masum atıştırmalıklar olmuyor.

 

Yoksa kilonu azaltmanın yolu, stresi azaltmaktan mı geçiyor?

Stresin varlığı insanlık tarihi kadar eski ama bu, günümüzün en büyük problemlerinden biri olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Özellikle şehir hayatının hızlı temposunda stres hayatın bir parçası adeta ve parçası olmaya devam edecek. Stresi tamamen ortadan kaldırmamız imkansız olsa da ona verdiğimiz tepkileri değiştirmemiz mümkün. 

Aşırı yeme ile beynin ödül mekanizması arasında bir ilişki olduğundan bahsetmiştik: Seveceğin, keyif alarak yapacağın bir spor aktivitesi veya rahatlamanı sağlayacak bir hobi, beynini ödüllendirmek için sağlıklı bir seçim olabilir. Hiçbir şey yapamadığında sadece gözlerini kapatıp seni mutlu edecek bir hayal kurmak, müzik dinlemek bile oksitosin seviyelerini yükseltebilir. Peki stresini azaltmak ve oksitosin hormonunu yükseltmek için başka neler yapabilirsin? İşte sana küçük bir liste:

Sevdiklerinle zaman geçir.

Meditasyon yap.

Yürüyüşe çık; mümkünse doğada…

Birine hediye ver.

Masaj yaptır.

Sevdiğin biriyle yemek pişir.

Güzel bir film ya da dizi izle.

Bir enstrüman çalmayı öğren.

Dans et.

Evcil dostuna zaman ayır. (Bir evcil dostun yoksa, bu konuyu tekrar gözden geçirmenin sırası olabilir.)

Sevdiğin birine sarıl.

Yoga yap.

Stres kontrolü için bitkilerden faydalan. Örneğin papatya, kedi otu, lavanta, passiflora (çarkıfelek), melisa, yeşil çay, rezene, meyan kökü gibi rahatlatıcı özelliği olan pek çok bitki, bin yıllardır strese karşı kullanılmaktadır. 

 

Strese karşı Herby No Stress Tea desteğe hazır!

Hayat bazen karşına daha fazla çaba göstermeni gerektirecek zorlayıcı yollar çıkarabilir. Böyle anlarda bir mola vermek, kendine zaman ayırmak, belki kendini biraz şımartmak, bazen tek başına ve bazen de sevdiğin biriyle karşılıklı içeceğin bir fincan çayın tadını çıkarmak bu süreci daha kolay atlatmana yardımcı olabilir. Üstelik o çay, rahatlamanı sağlayacak, bedenini ve ruhunu destekleyecek doğanın şifalı bitkilerini sunuyorsa, çok daha etkili olabilir. Sana bu konuda yardımcı olabilecek bir çayımız var: Herby No Stress Tea. Sadece lezzetiyle değil kokusuyla da huzur veren No Stress Tea, passiflora (çarkıfelek çiçeği), melisa, papatya, elma, rezene, tarçın, sarı kantaron, karanfil, roybos, lavanta, kedi otunu vanilya ve elma aromasıyla fincanına taşıyor.

 

Kaynaklar:

(1)https://www.britannica.com/science/oxytocin

(2)https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3183515/

(3)https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3877159/

(4)https://journals.plos.org/plosone/article?id=10.1371/journal.pone.0137514

 

Bu sitede bulunan metinler, görseller, öneriler ve diğer materyaller bilgilendirme amaçlıdır ve hiçbiri tıbbi bir tavsiye değildir. Ayrıca bu sitedeki hiçbir içerik profesyonel teşhis ve tedavinin yerini alamaz. Herhangi bir sağlık sorununuz varsa, yeni bir beslenme, diyet programı deneyecekseniz lütfen önce doktorunuza başvurunuz.

Bu sitede yer alan metinlerdeki bilgiler, referansları verilen kaynaklara aittir.

IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.